Hatay’da Toplum Yararına Programı (TYP) kapsamındaki ilk etap çalışanı 2 bin 500 işçinin sözleşmeleri yenilenmedi. Kadro beklerken işsiz kalan işçiler, aileleri ile birlikte yaklaşık 10 bin kişinin mağdur olduğunu söylüyor. Konteyner kentlerde geri hizmetlerde çalışan işçiler 19 Mayıs’ta işten çıkarılırken 30 Haziran’da bir grubun daha iş sözleşmelerinin biteceğini söylüyorlar.
“KADRO BEKLERKEN İŞSİZ KALDIK”
Bir meslek lisesinde çalışırken 19 Mayıs tarihinde iş akdinin sonlandırıldığını öğrenen bir işçi, “Üniversite mezunuyum, yıllardır İŞKUR’da kaydım vardı ama bir kez bile mesaj gelmemişti. Depremden 15-20 gün sonra Kaymakamlığa ismimi yazdırdım. Sosyal markette çalışmaya başladım. 6 ay boyunca çalıştım, ancak kaldırılan çadırkentlerle birlikte sosyal marketler de kapandı. Ben de bir meslek lisesinde 2.ayda yeniden başlamış oldum. 9 ay boyunca her işi yaptım” dedi.
Bir diğer işçi ise, kendilerine verilen sözleri hatırlatarak sözleşmelerinin uzatılması talebini yineledi. Asıl olarak kadro beklerken işsizlikle baş başa bırakıldıklarını belirten işçi, “Bize seçim zamanında verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Bize verilen söz sözleşmelerin uzatılması; 6+9+9’du. Nerde bu söz? Biz de biliyoruz kısa süreli olduğunu bu işlerin ama uzatacaklardı” diye konuştu.
“TASARRUF TEDBİRLERİ BİZDEN Mİ BAŞLIYOR??”
“Bugün 1.etabı aldınız, ardından 2, 3 derken diyelim bittiler herkesi çıkardılar. Peki konteyner kentlerde kimse kalmadığında ne olacak? Oralardan görevliler çekilince yaşayan halk ne yapacak??” diye soran bir işçi de “Çok çalıştık çok emek verdik. Kadro istiyoruz. Tasarruf tedbirlerine girdik tamam, ama 11 ili bu tedbirlerin dışında tuttun mu tutmadın mı? bu tedbir yine bizlerden mi başlayacak??” diye tepki gösterdi.
Bir süre uzatımı daha beklerken 19 Mayıs’ta kendisinin de işten çıkarıldığını belirten işçi, “Bizler özellikle deprem zamanında zorlu şartlarda çalışmaya devam ettik. Şimdi, başka bir işe yerleştirilmeden işten çıkarılıyoruz. Ne yapacağız? Konteyner kentlerde yaşayanlar ne yapacak??” dedi
TYP İLE ÇALIŞMA GEÇİCİ İHTİYAÇLARIMIZ KALICI
İş sözleşmelerine son verilen işçiler, devletin kendilerini altı ay, dokuz aylığına çalıştırdığını belirtiyorlar. Ancak elektrik, su parası ve temel ihtiyaçlarının altı aylık, dokuz aylık olmadığına dikkat çekiyor. İşçiler sürekli bir işlerinin olmasını isteyerek, “TYP ile işlerin hepsi geçici, ama sorunlarımız ve ihtiyaçlarımız kalıcı” diyor.
“BİZİM UMUTLARIMIZ NE OLACAK??”
İşçiler, geçtiğimiz günlerde de Hatay Kaymakamlığı önünde basın açıklaması yaparak seslerini duyurmaya çalışmıştı. Yapılan açıklamada, “Hatay, Türkiye genelinde yapılan uygulamalarla aynı kefeye koyulmamalıdır. Hatay yıkık enkaz bir şehirdir. Hatay’da hiçbir şey normale dönmedi. Yeri geldi bir kuru ekmek yiyip şehrimiz için mücadele ettik. Yine etmeye devam edeceğiz. Bizim derdimiz memleketimiz iken; bugün herhangi bir gerekçe gösterilmeden işten çıkarılmış 2500 depremzede vatandaşız. Bizim umutlarımız ne olacak??” ifadeleri kullanıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Malatya’da katıldığı bir toplantıda şunları kaydetmişti:
“Nakdi ücret desteğinden, kısa çalışma ödeneğine ve prim desteğine Toplum Yararına Programlardan, Aktif İşgücü Programlarına kadar her kalemde sunduğumuz hizmetleri, depremzede vatandaşlarımız için özel hale getirdik. Deprem bölgesi için mücbir sebep halinin 30 Nisan 2024 tarihine kadar uzatılmasıyla işverenlerimizin, sigortalılarımızın ve vatandaşlarımızın çeşitli yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirilmiş saydık, bazı yükümlülüklerini erteledik ve yapılandırma başvurularını düzenledik. Önümüzdeki süreçte de yine ihtiyaç hasıl olduğunda bu tür destek ve programlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. İnşallah başta Adana olmak üzere 11 ilimizin tamamını eskisinden daha iyi bir hale getirene kadar çalışmaya devam edeceğiz” demişti.
TOPLUM YARARINA PROGRAMLAR (TYP)
Eskiden başta okullar olmak üzere bütün devlet dairelerinde hademe (hizmetli), odacı gibi kadrolar vardı. Bunlara sonradan sivil güvenlik eklendi. Bunların kimisi memur, kimisi işçi statüsünde çalışırdı. Bu işler kadrolu ve güvenceliydi. Şimdi bütün bu işlerde ve buna eklenen belediye park işlerinde, cami temizliğinde, çiçek ekimi, ağaçlandırma işlerinde; asgari ücretle, geçici, güvencesiz işçiler çalıştırılmaktadır. Ücretleri de işsizlik fonundan ödeniyor. Bu çalıştırma Toplum Yararına Program adı altında mevzuata girdi. Toplum Yararına Çalışma Programı ilk olarak yasal bir dayanağı olmadan 2004 yılında Trabzon’da, ardından da Mersin’de kaymakamlıklarca uygulandı. Kaymakamlar kaymakamlıkta çalışmayı sosyal yardım almanın bir şartı haline getirdi. Bu 2008 yılına kadar böyle devam etti. Daha sonra yasal ve kurumsal alt yapısı da tamamlanarak bugüne kadar geldi. Yıllara göre çalışan işçi sayısını gösteren tablo aşağıdadır.
İŞKUR’un aktif iş gücü programları altında yürüttüğü çalışmalardan biri olan TYP kapsamında öncelikle 6 ya da 9 aylık geçici işçiliğe başvuranlar kabul edildikleri takdirde, aslında kalıcı kadroların gerekli olduğu bir kuruma (Adliye, Maliye, okul, belediye gibi) yerleştiriliyor. Geçici işçilerin asgari ücreti, SGK primi ve sağlık sigortası devlet tarafından yani büyük bir bölümü işçilerin ücretlerinden kesilen paradan oluşan ‘İşsizlik Fonu’ndan karşılanıyor. Bu işçilerin başka da bir hakları bulunmuyor. TYP programı ile işçilerden kesilen parayla işçilerin aleyhine yeni bir istihdam rejimi oluşturuluyor. Çalışma yaşamı esnek ve güvencesiz hale getiriliyor. Bu güvencesizlik, binlerce emekçiyi hükümete bağımlı hale getiriyor. Hükümet özellikle bunu seçim dönemlerinde şantaj aracı olarak kullanıyor.
İŞKUR verileri AKP Hükümetinin halkın desteğini yitirmeye başladığı 2015 yılından itibaren 6 veya 9 aylık geçici işçilik anlamına gelen TYP’yi seçim aracı olarak kullandığını gözler önüne seriyor. 2014-2022 arasındaki veriler incelendiğinde geçici işçi alımının en fazla olduğu yıl, iki genel seçimin olduğu (7 Haziran ve 1 Kasım) 2015 iken, en az olduğu yıl ise seçim ya da referandum için sandık kurulmayan yıl olan 2016. Aylara göre dağılıma bakıldığında ise seçimlerin gerçekleştiği ve bir önceki aylardaki geçici işçi alımındaki artış dikkat çekiyor.
Sayılara bakıldığında 2023 yılında 299 bin 30 işçi bu şartlarda çalışmıştır. Aynı yıl kamudaki kadrolu işçi sayısı 1 milyon 204 bin 526’dır. Yani kamuda çalışan kadrolu işçilerin yaklaşık dörtte biri kadar işçi, iş yasası kapsamının dışına çıkarılmış ve güvencesiz çalıştırılmıştır. Bunun iş yasası kapsamında çalışan işçilerin haklarını ne kadar kullanılamaz hale getireceği de tahmin edilebilir.
SENDİKA BÜLTENİ SAYFASINI