Nagehan ALÇI, yazacak yazı bulamadığı zaman öğretmenleri hedef tahtasına koyup reyting avcılığı yapmaktadır. Kendisini ilgilendiren ilgilendirmeyen her alanda içi boş ve bir o kadar da rahatsız edici konuları gündeme getirmektedir. Daha önce de bir televizyon programında öğretmenlerle ilgili sanki öğretmenleri mevcut salgın sürecinden memnunmuş gibi gösterip rahata alışarak okula gitmek istemediklerini dile getirmişti. Dün akşam bir televizyon programında yine öğretmenlerle ilgili arızalı düşüncelerini dile getirmiş, okulların açılmama süreci ile ilgili “Hiç boşuna öğretmenler uzaktan eğitim istemiyor, okullarına kavuşmak istiyorlar demesinler. İsteyen insan ses çıkarır. Hani neredesiniz öğretmenler? Okullar açılsın diye ses çıkardığınızı duyamadık bugüne kadar. Onun yerine açılan sınıfları okutanlar bu haksızlık diye feryat ediyorlar" gibi mesnetsiz ve kendini bilmez ifadelerle suçu yine öğretmenlerin üzerine yıkmıştı. Salgın sürecinin aslında en iyi yürütücülerinin çoğunluğunu oluşturan kesim öğretmenlerdir. 18 milyonluk bir kitle(öğrenci) ile ilgilenmeyi uzaktan eğitimle sürdüren, evinin içini sınıfa dönüştüren, kendisi ders verirken ders aksamasın diye komşusuna bıraktığı çocuğu camdan düşen öğretmenleri bir dinlesen Nagehan Alçı hanım. Öğretmenler ve öğrencilerle bir anket yapsan yüzde yüz, yüz yüze eğitimi öğretmenlerin istediğini görecek ve özür dileyeceksin. Örneğin, Nagehan Alçı hanımın özel gereksinimli (otistik ve zihinsel engelli ) öğrencilerle bir öğretmenin uzaktan eğitiminin ne kadar zor olduğunu bir görmesini isterim. Değil uzaktan eğitim, çocuğu annesi ekran başına oturtamıyor. Otizmli bir çocuğun dikkatinin yüz yüze eğitimde dahi ne kadar zor olduğunu ancak öğretmenler bilir. Bizler defalarca uzaktan eğitimde ders veremeyen öğretmenlerin ağladığına, verimli olamadığından dolayı psikolojisinin bozulduğuna şahit olduk. Ekran başında 30 kişilik sınıf mevcudundan sadece beş öğrenci, üç öğrenci hatta bazen bir öğrenciyle uzaktan eğitimde ders yapan bir öğretmen neden yüz yüze eğitimi istemesin ki? Daha da ötesi 6 saat boyunca ekran karşısında hiçbir öğrenci katılmadan belki derse katılırlar diye bekleyen öğretmenlerden haberi var mıdır acaba? Diğer yandan öğretmenlerin aşılanmasının tamamlanmaması ve öğretmenlerin ciddi risk altında olması da ayrı bir sorun. Yüzlerce öğretmenin covitten vefat etmesi doğru dürüst gündeme bile gelmedi. Bir öğrencinin öğrenme kaybının verdiği sancıyı bir öğretmenden daha fazla hisseden kimse olamaz, bu Nagehan Alçı da olsa. Nagehan Alçı’ya tavsiyem böyle arızi yazılar ve yorumlar yapmadan önce keşke birkaç öğretmenle oturup sohbet etse belki yazdıklarında bir anlam olabilirdi. Eğitimi o kadar düşünüyorsanız önceliğin neden eğitim olmadığını, okulların yüz yüze eğitime geçebilmesi için tüm koşulların neden hala sağlanamadığını yazın, şu süreçte fedakarca çalışan öğretmenler üzerindeki kötü düşüncelerinizi çekin!
Bu vesile ile bir öğretmen olarak ve öğretmenler adına Nagehan Alçı’yı ve öğretmenlerle ilgili yersiz düşüncelerini kınıyorum.