Bir sendika düşünün, yaptıkları başka, söyledikleri başka. Adı sendika ama söylemleri sanki darbe hükümeti söylemi, açıklamaları MGK bildirisi gibi oluyor. Sanırsın 28 Şubat veya 15 Temmuz olmuş da askeri konsey açıklama yapıyor.
Böyle dediğime bakmayın, her iki süreçte de sınıfta kalmış bir sendikadan bahsediyorum. 28 Şubat’a alkış tutmuş, darbecileri genel merkezlerinde ağırlamış, 15 Temmuz’da gecenin rengi belli oluncaya kadar, “Bir cumhurbaşkanı, halkı sokağa çağırıyor, çok yazık.” diye paylaşımda bulunmuş. Sonra da paylaşımları silerek güya demokrasiden yana tavır almışlar gibi yaparak zevahiri kurtarmaya çalışmış.
Çelişki Sen’in icraatları bitmez. Her fırsatta başkalarına verirler talkını, kendileri yutar salkımı. Devlete sadakatten bahsederler, bir sendika çatısı altında bir araya gelmiş memurların, teşkilat bilinciyle, birlikte hareket etmelerini paralel yapı diye yerden yere vururlar. Ancak hassas görevleri gereği sendika üyesi olamayan mülki idare amirlerinin, herkesçe bilinen bir mahfil tarafından organize edilerek, devlet otoritesini hiçe sayarak ve daha önce örneğine rastlanılmamış şekilde, isyan eder gibi paylaşımda bulunmalarına ses çıkarmazlar, çıkaramazlar.
Her fırsatta ehliyet, liyakat dersi vermeye kalkarlar, kapalı kapılar ardında proje okullardan pay, 76. Maddeden şube müdürü atamaları isterler. Çok devletçi ve çok milliyetçidirler, millet adına karar veren mahkemelerin iptal ettiği atamaları yeniden yaptırmak için bakanlık, meclis ve parti koridorlarını aşındırır, çalmadık kapı bırakmazlar. Geçmişte yüzlerce 76. Madde atamalarını iptal ettirdiklerini akıllarına bile getirmezler.
Çelişki Sen, yetkili olduğunda dayanışma aidatı ister, yetkiyi kaybedince; “O talebimiz, o zamandı, biz aptal mıyız da şimdi dayanışma aidatı isteyelim.” der. Seçimleri de bir acayiptir Çelişki Sen’in. Üyelerin, sendika dışında, bir partide seçilen başkanları seçme hakkına kimse dokunamaz! Seçimler yapılır ve son dereceli ilkeli, dürüst ve şaibesiz yönetimler iş başında icraatlarına devam ederler!
Çelişki Sen’in son icraatı ise bazı bürokratlara hediye çeki göndermek olmuş, hem de tartışmalı bir markadan. Şimdi düşünün bu hediye çekini başka bir sendika vermiş olsun. Çelişki Sen’in başkanı neler demezdi. Önce bürokratlara saldırır, rüşvetten girer devlete sadakatten çıkar ve tamamını hain ilan ederdi. Sonra da ilgili sendikaya döner, şehitlerin mübarek kanlarıyla sulanmış vatan topraklarında bu kepazeliği nasıl yaptınız derdi. İstifa edin, özür dileyin, aidatları üyeye geri ödeyin, ülkeyi terk edin vs.
Anlayacağınız hilkat garibesi bir sendika ile muhatabız. Meğer Çelişki Sen kurulmuş da biz fark edememişiz. Tutarlı olmak, üye tercihine saygı duymak, şeffaf olmak, diğer sendikaları nezaketle eleştirmek, hediyeleşmeyi bürokrat avlamaya dönüştürmemek kısaca sendika gibi sendika olabilmek herkese nasip olmuyor. Bakalım daha nelere şahit olacağız. Muhabbetle kalınız.
A. Tanıl KARAKUŞ
Eğitimci Yazar