Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), eğitim alanında yaşanan sorunlar için yetersiz kalan Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2025 yılı bütçesine tepki gösterdi. MEB önünde yapılan açıklamada, eğitimde yaşanan eşitsizliklerin önüne geçmek için devletin bütçeden eğitim yatırımlarına ayırdığı payın en az iki kat artırmasına vurgu yapıldı.
Açıklamada konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, Milli Eğitim Bakan Yusuf Tekin’in 2025 yılı bütçe sunumunun eğitimdeki yapısal sorunları çözmekten uzak olduğunu ve kamuoyunu yanıltma amaçlı bir sunuş olduğunu söyledi.
Okulların temizlik başta olmak üzere en temel ihtiyaçlarının, eğitim emekçilerinin mesleki ve ekonomik sorunlarının ve kamusal eğitimin güçlendirilmesi gibi hayati konuların Bakanlığın gündeminde yine yer bulmadığına dikkat çeken Irmak, “2024/25 eğitim öğretim yılı başından itibaren okullarda yaşanan temizlik ve hijyen sorunu hala çözülebilmiş değildir. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullar, hijyen ve temizlikten yoksun halde eğitim vermeye çalışırken, Bakanlık hâlâ göz boyama peşindedir. Bakan beyin sunumunda bu sorunların çözümüne yönelik tek bir cümle kurulmamıştır” dedi.
“ÖĞRETMENLERİN HAKLARINA İLİŞKİN TEK BİR VURGU YOK”
2025 bütçesinde öğretmenlerin mali ve özlük haklarına dair tek bir vurgunun bile olmadığını belirten Irmak, “Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nun ayrıştırıcı ve huzursuzluk yaratan etkileri, güvencesiz ve düşük ücretli çalışma koşulları altında ezilen öğretmenlerin sorunları hiçe sayılmıştır. Ataması yapılmayan öğretmenler yok sayılmaya devam ederken, dün açıklanan mülakat sonuçları sonucunda atama bekleyen binlerce arkadaşımız mülakat mağduru olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı haksız ve adaletsiz uygulamalarıyla yeni mağduriyetler üretmeyi sürdürmektedir” diye konuştu.
DİNİ EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Bütçenin, devlet okullarının temel ihtiyaçlarını görmezden geldiğini vurgulayan Irmak, “MEB’in önceliği yine dini eğitim olarak öne çıkmaktadır. Öğretmen açığı, alt yapı eksiklikleri, kalabalık sınıflar ve temizliğe dair kronik sorunlar acil çözüm beklerken, dini eğitim kurumlarının ihtiyaçlarının daha fazla önemsenmesi dikkat çekicidir. 2020 yılında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne ayrılan bütçe 10,1 milyar TL iken 2022 yılında ise neredeyse iki katına çıkarak 20,6 milyar lira olmuştur. 2024 yılında belirlenen 79,7 milyar liranın büyük bölümü yılın ilk on ayında harcanmıştır. Söz konusu artış eğiliminin 2025’te artarak devam edeceği anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Irmak, “Eğitimde nitelikli bir hizmet sunabilmek için, okulların fiziksel altyapılarından öğretim materyallerine, teknolojik donanımdan öğretmenlerin gelişimine kadar pek çok alanda yeterli finansal desteğe ihtiyaç vardır. Bu desteğin sağlanmaması, eğitimin kamusal, bilimsel ve laik niteliğini zayıflatırken, eğitimde ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarının önünü açmaktadır. Eğitimde yaşanan eşitsizliklerin önüne geçmek ve her öğrencinin nitelikli bir eğitim alabilmesini sağlamak için devletin eğitime ayırdığı bütçeyi en az iki kat artırması gerekmektedir. Eğitimde yaşanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve tüm öğrencilere eşit olanaklar sunmak için eğitime yeterli bütçe okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmasını talep ediyoruz” dedi.
“BÜTÜN OKULLARA İHTİYACI KADAR ÖDENEK AYRILMALIDIR”
Irmak, sendikanın bütçeye ilişkin taleplerine şöyle sıraladı:
2025 yılı için öngörülen MEB bütçesi ile eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki alt yapı, öğretmen, idari ve akademik personel açıkları, araç gereç gereksinimi ve benzeri sorunların ve ihtiyaçların karşılanabilmesi mümkün değildir. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı iki kattan fazla arttırılmalı ve OECD ortalamasına çıkarılmalıdır.
MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalıdır.
Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe sistemi oluşturulmalı, bütün okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına son verilmeli, özel okullara aktarılan kaynaklar, destek ve teşvikler devlet okulları için harcanmalıdır.
Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda farklı kariyer basamaklarına yönelik ekonomik iyileştirmeler bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde yansıtılmalı, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmelidir.
Okul öncesi eğitim başta olmak üzere, eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir.
Eğitim yatırımları arttırılmalı, tüm kamu emekçilerinin çocukları için ücretsiz okul öncesi kurumlar ve kreşler için bütçeden pay ayrılmalıdır.
Bütün eğitim ve bilim emekçilerine güncel veriler üzerinden kira ve yol yardımı yapılmalıdır.
Ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler en az iki kat artırılarak temel ücrete dâhil edilmeli ve emekli maaşlarına mutlaka yansıtılmalıdır.
2025 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
Öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalı, ataması yapılmayan öğretmenler öğretmenin tamamı kadrolu olarak atanmalı, okullara acilen 120 bin yardımcı hizmetli istihdam edilerek, geçici istihdam uygulamalarına son verilmelidir.
Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine en az bir maaş tutarında, dönem başlarında olmak üzere yılda iki kez ödenmelidir.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.”
SENDİKA BÜLTENİ SAYFASINI