Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulu üyesi Derya Yulcu, sendika olarak eğitim sisteminin herkes için ulaşılabilir, eşit, parasız, laik, bilimsel, anadilinde ve kamusal olması için bir mücadele yürüttüklerinin altını çizerek, “Bir salgın süreciyle karşı karşıya kaldık. Bu süreç, eğitimde var olan sorunları daha da derinleştirdi. Özellikle dezavantajlı çocuklar, yoksul çocuklar, çalışmak zorunda olan çocuklar, ana dili Türkçe olmayan çocuklar açısından süreç tamamen işçileştirme ve çocuk yaşta evlendirme ile sonuçlanacak bir duruma doğru gidildi. Özel okullar öğrenci bulmakta hiçbir sıkıntı yaşamıyor. Kaynak bulmada da sıkıntı yaşamıyorlar. Devlet okullarına ek bütçe ayrılmadığı için büyük sorunlar da barındırdığı için şu an açılamıyor. Veliler kaygılı, sorumluluklar tamamen öğretmene ve velilere bırakılmış durumdadır. Burada sorumluluklarından kaçınan, bunu ört bas etmeye çalışan bir anlayış vardır. Bunun da aslında bir tercih olduğunu ifade edebiliriz. Siyasi iradenin tercihidir. Halktan yana, çocuğun üstün yararından yana politikalar üretmek yerine özel okullardan yana özelleştirmeden yana bir politika yürütülmektedir” diye konuştu.
 
‘Mücadelemizi yükselteceğiz'

‘Eğitim ve sağlık temel insan hakkıdır. Eğitim-Sen olarak bunun parasız verilmesi için bir mücadele yürütüyoruz’ diyen Derya Yulcu, “Bu noktada da mücadelemizi yükselteceğiz.
Pandemi sürecinde maalesef birçok anti demokratik uygulamaya da tanık olduk. İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı, kısıtlandığı bir sürece tanık olduk. İnfaz yasası uygulandı ancak taciz ve tecavüzcüler dışarıya çıkarıldı. Düşüncesinden dolayı gazetecilerimizin içeride tutulduğu bir sürece tanık olduk. Emekçilerin kendilerini ifade edebileceği kanalları kapatmayı tercih ettiler. Biz bu süreci kabul etmiyoruz. Var olan haklarımızı korumak gibi bir sorumluluğumuz var. Öğrencilerimizin, çocuklarımızın sağlık yaşam ve eğitim hakkını korumak için mücadele etmek zorundayız. Pandemi koşullarını da göze alarak açıklamalar yapmaya başladık. İş yerleri gezileri yapmaya çalışacağız. Alanlara çıkmaya çalışacağız” dedi.
 
‘Risk her gün artıyor’

21 Eylül'den önce okullar açılmadan riskin artarak devam ettiğini dile getiren Yulcu, “24 Ağustos‘ta okullar açıldı. O günden bu güne kadar Türkiye genelinde 500 tane meslek arkadaşımızın Covid-19 testinin pozitif çıktığını ifade etmek istiyoruz. Şu an okullar tam açılmamışken aslında risk ne kadar artıyor bunu da görebiliyoruz. Dünyada bunun örnekleri var. İsrail’de okullar açıldı ancak geri kapatmak zorunda kalındı. Önlemler yeterince alınmadığında riski daha da büyütmüş oluruz. Söz konusu olan öğrenciler, emekçiler, veliler hepsini topladığımızda 30 milyonu aşkın bir kesimi ilgilendiriyor. Toplumu ilgilendiren bir riskle yüz yüze olduğumuz belliyken eğitime ayrılan bütçenin artırılması, sağlık hakkından, yaşam hakkından tasarruf yapılmadan bütün imkanların seferber edilmesi gerekiyor. Eğitim örgütünün ortaya koyduğu bu taleplerin tez zamanda karşılanması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’a taleplerimizi dosya olarak ileteceğiz. Ne yazık ki şu ana kadar söylemlerin dışında herhangi bir somut tedbirin alınmadığını gördük. Bütün imkanlar çocuklarımızın eğitim hakkı için emekçilerin ve çocukların sağlıklı yaşam hakkı için kullanılmalı” diye konuştu.
 
 Esra ALTUNKES